Hristiyanlık artık hoşa gitmez olunca, bir gün tekrar yenilmek üzere onun kusulması, bununla eşgüdümlü olarak da ilginin An- tikçağ’a çevrilmesi, Batının “yeniden doğmak” tabiriyle kast ettiği şeyin ta kendisidir… Avrupa merkezli tarih yazıcılığının, Batıyı her daim üstün ve güçlü göstermeye odaklı bu hokkabazlığı, şu sual karşısında abandonedir:
-Rönesans’la beraber ne ölmüştür ki, ne doğmuştur? Doğan sen (Batı) isen, ölen kimdir? Cevap bizce bellidir; Batı’nın, yeniden doğmak üzere GÖRECE öldürdüğü de kendisidir! Yani:
-Batı, insanlığı fiilî ve fikrî cihetlerden GÖRECE değil, MUTLAK ölümlere uğratmak üzere kendini GÖRECE öldürmüş ve yeniden doğmuştur!
Yani:
-Batı’nın, Rönesans ile yeniden doğuşu, yeniden öldürmek içindir… Batı’nın, Rönesans ile yeniden doğurduğu şey, fikrî ve fiilî manada yenilenmiş “öldürmek” cehdidir!
Elinizdeki eser de işte bu şeytanî cehdi fikrî cihetten izlemek üzere kaleme alındı…