SAVAŞIN ÇELİK SÜVARİLERİ YÜKSELİYOR
İlk kez Birinci Dünya Savaşı’nda muharebe sahasına çıkan tanklar, dönemin komutanlarında önce şaşkınlık, sonra da hayal kırıklığı yaratmıştı. Hantal yapıları, sınırlı menzilleri ve teknik yetersizlikleri nedeniyle birçok askerî otorite onları geçici bir heves olarak görmüştü. Ancak tarih, tankı sadece çelikten bir savaş makinesi olarak değil, aynı zamanda bir devrin doktrinini yerle bir eden devrimsel bir araç olarak yazacaktı.
Henüz bir albayken, geleneksel savaş anlayışına meydan okuyan genç bir Alman subay, tankın potansiyelini tüm çıplaklığıyla kavramıştı. Heinz Guderian’a göre, savaş artık siperde bekleyenlerle değil; hızla ilerleyen, çelikten doğan bir şimşek gibi düşmana çarpan birliklerle kazanılacaktı. Bu vizyonunu satırlara dökmeye karar vererek Achtung – Panzer!’i kaleme aldı.
Guderian bu kitapta, zırhlı birliklerin yalnızca bir destek unsuru değil, harbin asli unsuru olduğunu savunuyor. Taktiği, stratejiyi ve teknolojiyi birleştiren bu eser, ileride II. Dünya Savaşı’nın meşhur Blitzkrieg (Yıldırım Harbi) taktiklerine ilham vererek, Panzer birliklerinin teorik temelini oluşturdu.
