Emma Goldman. Amerika’nın en tehlikeli kadını. Tehlikeli çünkü birey olma cüretini hayatın her alanına taşımış, bu cüretin bedelini sayısız kez ödemiş, hiç vazgeçmemiş, hiç tereddüt etmemiş ve hepsinden önemlisi insan olmanın hazzını yaşadığı her şeye karşın hiç ama hiç kaybetmemiş biri.
20. yüzyılın insanlığa getirdiği tüm ilginç deneyimlerin tanığı.
Grevlerde, alan toplantılarında, barlarda, Lenin’in odasında ve İspanya’da sözünü esirgemeyen bir hatip.
Anarşizmin tarih boyu oluşturduğu, geliştirdiği söylem ve eylem sentezinin başlıca mimarlarından biri.
Ne yalnızca kadın hakları ne yalnızca savaş karşıtlığı; bu başlıkların ışığında her şeyin birbirine nasıl ve neden koşulsuzca bağlı olduğunu gösteren bir düşünür.
Tiyatro da haliyle ilgi alanında. Üstelik İbsenlerin, Tolstoyların ve nicesinin derin, karışık, uyumsuz, tahmin edilemez dünyalarına büyük bir kavrayışla dalacak kadar.
Evet, uzun sayılmaz tiyatro hakkında yazdıkları. Fakat gören bir göz için sonsuzluğa eşit.
Meraklısına, Onur Akyıldan