Mısır'ın altın güneşinden, Ege'nin kırmızı toprağına uzanan bir kehanet yolculuğu ... Erythrai Kehaneti.
Tunç Çağı'nın sisleri arasında Anadolu'nun kadim halkları; dilleri, inançları ve sanatlarıyla Anadolu'nun ruhunu şekillendiren Luviler, her tanrıya bir tapınak yapan Bin Tanrılı Hititler, Ege'nin denizci kentleri ve tanrılarla konuşan firavunların ülkesi Mısır, birbirine görünmez bağlarla örülmüştü. Bu roman, o bağların içinden yükselen bir sesi, Erythrai'li Kâhin Kadın Herophile'nin kehanetini anlatıyor.
Tüm bu medeniyetler, Herophile'nin kehanetinde birleşiyor. Kehanetin taşıyıcısı Kâhin Kadın Athenais, Büyük İskender'i yalnızca bir fatih değil, medeniyetler arası bir köprü olarak yazgısına çağırıyor.
Bu roman, tarihsel araştırmalarla örülmüş bir mitolojik dokuma; arkeolojik bulgularla beslenen, ama sözcüklerle yeniden doğan bir çağın hikâyesidir. Erythrai Kehaneti, geçmişin gölgelerinde saklı kalan kadın seslerini, yıldızlara yazılmış bir kaderin izinde bugüne taşıyor.
Ve soruyor:
"Bir kehanet, dünyayı yeniden kurabilir mi?"
