İçerikten bir bölüm
Harekete geçtik, saat sekize doğru Hakkı Paşa’nın kampını avucumuzun içi gibi gördüğümüz bir tepeye vardık. Türkler bizi tüm bataryalarını ateşleyerek karşıladılar ama herhangi bir zayiatımız olmadı. Bu arada kamplarında yoğun bir hareketlilik göze çarpıyordu. Yorgunluk ve sabah sıcağı hepimizi atlardan indirip taze çimenlerin üzerine uzanmaya zorladı. Dizginleri ulaşabileceğim bir yere doladım ve hareket emrini beklerken tatlı bir uykuya daldım. Çeyrek saat sonra beni uyandırdılar. Tüm birlikler hareket halindeydi. Bir tarafta kollar Türklerin kampına doğru yürüyor; diğer tarafta süvariler düşmanı takip etmek için hazırlanıyordu. Nijegorod alayının peşinden gidiyordum fakat atım topallıyordu. Geride kaldım. Önümden önce Ulan Alayı, ardından ise Volhovski üç topla birlikte dörtnala geçti. Ormanlık dağda bir başıma kalmıştım. Dragon alayından birine rastladım, ormanın düşmanla dolu olduğunu söyledi.