1968. Paris’te bir lise öğrencisi olan anlatıcımız bir tesadüf eseri kendini François Truffaut’nun Çalıntı Öpücükler filminin setinde buluverir. Öncüleri arasında Truffaut’nun yanı sıra Godard, Rohmer, Rivette gibi yönetmenlerin olduğu Fransız sinemasının kült akımı Yeni Dalga’nın son demleri yaşanırken kendisi de bir sinemasever olan kahramanımızın sete adım atışı yetmişlere kadar sürecek figüranlık kariyerini başlatmakla kalmayacak, onu ilk görüşte âşık olduğu bir diğer figüranla yani Judith’le tanıştıracaktır.
2014. Truffaut’nun ölümünün otuzuncu yılı şerefine düzenlenen retrospektifte anlatıcımız figüranlık yaptığı filmi yeniden izleme şansı bulur. Beyazperdede gençliği ve o yıllar âşık olduğu Judith belirdiğinde, yıllar önce izini kaybettiği bu kadının peşine düşmeye karar verir. Tutku dolu, hatta saplantıya varan bu araştırma onu, geçmişin hayaletleriyle dolu bir Paris’te kaybolmuş zamanın izinde bir yolculuğa çıkaracaktır.
Kitaplarında otobiyografik öğelerin yanı sıra sinemanın unutulmuş oyuncu ve figüranlarına da yer veren Didier Blonde’dan yarım kalan aşklara ve zamanın acımasızlığına dair dokunaklı bir roman.