Geçmişleri milattan öncesine kadar uzanan Gürcüler, tarihî ve kültürel olarak çok zengin bir birikime sahiptir. Gürcü tarihi litaratürüne göre ilk kez Kral I. Parnavaz devrinde günümüz Orta ve Doğu Gürcistan’ın da krallıklarını kuran Gürcüler, bu andan itibaren sürekli bir mücadele içerisinde olmuşlardır. Kimi zaman Romalılar ve Sâsâniler arasında, kimi zaman Bizans ve Selçuklular, kimi zaman ise Osmanlı ve Safeviler arasında kalmışlardır. Ancak krallıklarının stratejik konumu itibarıyla Doğu ve Batı dünyasında ortaya çıkan, günümüz tabiriyle süper güçler diyebileceğimiz bu imparatorlukların arasında kalsalar bile varlıklarını sürdürmüşlerdir. Zira onların dilleri, dinleri, kültürleri ve mücadele azimleri, bu zorlu coğrafyada hayatlarını sürdürmelerini sağlamıştır.
Kafkasya’nın en önemli ülkelerinden biri olan Gürcistan’ın siyasi tarihini ele alan bu çalışmada, Geç Antik Çağ’dan başlayarak 20. yüzyıla kadar ülkenin geçirmiş olduğu siyasi hadiseler ele alınmaktadır. Kitapta, Sâsâniler ve Romalılar İberia Krallığı’nı kendilerine nasıl tabi kıldılar? Araplar döneminde Gürcistan’ın siyasi durumu nasıldı? 11. yüzyılda yaşanan iç çatışmalar Gürcistan’ı nasıl etkiledi? gibi sorulara yanıtlar aranmaktadır. Athos Dağı’nda kurulan İveron Manastırı’nın Bizans-Gürcü ilişkilerine etkisi, 11-13. yüzyıllarda Gürcistan’ın dış politikasında kadının yeri ve önemi, Gürcülerin 12. yüzyılda Ani ve çevresinde hâkimiyet kurma mücadeleleri ve Samstkhe-Saatabago idaresinin kuruluşu ve yıkılışına dair hususlar ise titizlikle tartışılmaktadır. Gürcülerin Selçuklular, İlhanlılar, Safeviler ve Osmanlılar ile münasebetleri de kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. Ayrıca Rusya’nın hem bölgeye gelen seyyahların gözünden hem de tarihî kaynaklara dayanarak, 1700’lerden 1921 yılına kadar Gürcistan ve Kafkasya üzerindeki siyasi politakaları da irdelenmektedir. Tüm bu yönleriyle kitap, okuyucuyu Gürcistan’ın siyasi tarihine bir yolculuğa çıkaracaktır.