Birbirlerini çekemeyen beş erkek kardeşti onlar: Muhlis, Mucit, Muhsin, Muhiddin ve Muvahhit... İsimlerinin benzerliğiyle taban tabana zıt karakterlerde olan bu kardeşler; en ufak bir anlaşmazlıkta boğaz boğaza gelir, hiçbir şeyi paylaşamaz, içlerinden birinin muhakkak canı yanardı. İhtişamlı, eski bir konakta yaşayan ve saraya mensup bir paşababaya sahip bu delikanlılar; yıllar geçtikçe bambaşka yollardan yürüyecek, çatışmalarına devam edecek, hatta kim bilir meşhur Habil ile Kabil trajedisi yeniden yazılacaktı. Bir de güzeller güzeli Rebia vardı elbette. Onun varlığı, aralarındaki hesaplaşmayı daima hatırlatan nazlı bir hayaldi sanki. Ve Muhsin’in de dediği gibi: “İçimizden biri mutlaka galip gelmelidir!” Ragıp Şevki Yeşim’in kaleme aldığı İçimizden Biri, kardeşler arasında cereyan eden acımasız rekabete değiniyor ve hayatın içinden ibretlik bir hikâyeyi gözler önüne seriyor. Biz insanlar, hayatın muhtelif yerlerine açılan birer pencereden başka neyiz? Hepimiz yaşarken ayrı ayrı gülüyor, ayrı ayrı hissediyor ve düşünmüyor muyuz?
|