Hiç yüreğinizi kaybettiniz mi?
Yüreğinizi kaybettiyseniz, kaybettikten sonra onu bulmak için dünyayı karşınıza aldınız mı?
Bir köyün derinliklerinde, dede koruyucu, anne merhamet dolu, baba ise şiddetin karanlığında kaybolmuştur. Kadir, bu karmaşanın ortasında, aşkın sıcaklığını bulmaya çalışır. Ancak, köyü terk etme kararı, onu bambaşka bir hayata sürükleyecek; geçmişin izleriyle yüzleşmesini zorunlu kılacaktır.
Aslında bütün hikâye birbirini deli gibi seven iki kalbin birbirini kaybetmesiyle başlar. Bu Suna ve Kadir'in hikâyesidir. Pembe rüyalar görürken, gelenek denen gerçeğin, pimi çekilmiş bir el bombası gibi rüyalarının tam ortasına düşeceğini nereden bilebilirlerdi?
Mehmet Çalık Tozbey, Suna ve Kadir'in aşk hikâyesini, bir yazarın sorumluluğuyla toplumun birçok sorununa ayna tutarken okuyucuyu romanın bir parçası hâline getirerek anlatıyor.
Yani sizi anlatıyor...
Sizce "kayıp yürekler" sonunda birbirlerini bulurlar mı?
Hadi çevirin sayfaları ve Suna ve Kadir'i okumaya başlayın!
Aşk, acı ve özgürlük üzerine bir yolculuk...