"Kim nerede ne yapıyor? sorusu peşimi hiç bırakmadı. Çarşılardaki insan seline; köylerin kasabaların kentlerin uzak ışıklarına bakarken hep "kim?" dedim. Bir bir ışıyan bir bir kararan gecenin bir yarısında ışıyıveren pencerelere bakarken de... Kapımın hemen ardındakine seslenircesine yakın sordum: Kim o?
Ya "Kimi kimsesi"nin ardından gelen "yok"luk! İşte tam burada soru sözcüğü olmaktan çıkıyordu Kim. Tanıdıklarımın hiçbir zaman tanıyamayacak ya da belki bir gün bir yerde karşılaşacak olduklarımın; insanın adıydı. O değil miydi kimliğini yitiren arayan bulan sorgulayan... Bu yazdıklarımı işte ona Kim'e adadım. Zaten ben de onun Kim'i değil miydim?
Zeynep Uzunbay