Gergin bekleyişi esen yelin uğultusu körüklüyordu. Zaman ilerliyor ama onların yüzündeki durgun düşüncenin aksi söze dökülmüyordu. Neredeyse bir çeyrek dakika öylece durduk. Şafak sökmek üzereydi ve sanki ilk sözü o söyleyecekmiş gibi bir sakinlik vardı hepsinde. Kendilerini sorumluluktan kurtarmışlar da tabiatın üzerine kalmıştı her şey. Hayır! Tüm sorumluluk benim üzerime bırakılmıştı. İki taraf şimdi karşı karşıya gelmiş, kaçınılmaz bir düelloya tutuşmuşlardı. Kazanan veya kaybeden yoktu. İki tarafın da yendiği bendim. Ben, Puşkin’in yirmi birinci ve son düellosuydum.
|
Gökte kızıl ve mavinin kavuşması başlamışken alacakaranlığın sessiz gölgesi, karşımızdaki ağaçların ardındaki orduyu açığa çıkarmaya başladıkça nutkum tutuldu. Ardımızda en az bu kadar daha savaşçının varlığı bana, bu orduların karşı karşıya geldiğinde olabilecekler hakkında korkunç bir öngörü sunuyordu. Tüm bunların yaşanması için vakit daralmıştı.