Millî Mücadele Romanlarında Düşman Algısı başlıklı bu çalışmanın amacı, Millî Mücadele’yi konu edinen romanlardaki düşmanları tespit edip bunların işlevlerini ve eserlere nasıl yansıdığını ortaya koymaktır. Çalışmamızın bir diğer amacı ise, düşmanın tarihi süreç içerisinde ideolojik ve sosyolojik değişimlere uğrayarak içerdiği anlamların eserlerde nasıl vücut bulduğunu incelemektir. Bu bağlamda, eserlerin tarihi bir olayı yansıttığı göz önüne alınarak düşmanın algı, kavram ve terim düzeyinde yansımaları üzerinde durulmuş, savaşı konu edinen romanlarda şu soruların cevapları aranmıştır: Savaş sanatında düşmanın tanımı nedir? Siyasal düşman algısında amaç nedir? Düşmanın işlevsel özellikleri nelerdir? Edebî eserlerde düşmanın propagandist söylem üzerindeki etkisi nedir? Edebiyat kanonunun düşmanı tanımlama üzerindeki etkileri nelerdir? Düşmana dair okuyucunun alımlaması üzerinde söylemin etkileri nelerdir?
Türk romanında düşmanın nasıl ele alındığı, bu yolla nasıl bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dair edebi araştırmalar çok azdır. Genellikle eserlerde öteki üzerine yapılan çalışmalar mevcuttur. Örneğin; Türk edebiyatı alanında üçü doktora on yedisi yüksek lisans tezi olmak üzere toplam yirmi çalışma yapılmış, tespit edebildiğimiz kadarıyla disiplinlerde bu konuda 1211 makale yayımlanmış ve 54 kitap basılmıştır.
Düşman kelimesi sadece bir kavram olarak değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda insanların algıları, duyguları ve sosyal ilişkileri etrafında şekillenir ve toplumsal, kültürel ve psikolojik etmenlere bağlı olarak farklı şekillerde yorumlanabilir. Örneğin, bir toplumda düşman olarak görülen kişi veya grup, başka bir toplumda bu şekilde algılanmayabilir, hatta bir dönemde düşman sayılan bir unsur tarih içindeki siyasi ve sosyal gelişmeler doğrultusunda o kategoriden çıkabilir. Duyguların yansıması ise düşmanlığı oluşturur. Bu nedenle düşmanlık bir tavır göstergesiyken, düşman o tavrın öznesidir. Düşmanlık kendisini olumsuz duygu ve düşüncelerle gösterir.