2022 senesi Rodos’un fethinin 500. yılı… Rodos Adası, 14. yüzyıldan beri St. Jean (Aziz Yunanna/Hospitalye) Şövalyelerinin yuvası, Müslüman hacıları ve tüccarları yıldıran Hristiyan korsanların sığınağıydı. Üstelik Cem Sultan’a kucak açmalarıyla Osmanlıların gözünde ikinci bir Bizans olmuştu. Osmanlılar Ege Denizi’nde tam hâkimiyet kurabilmek için Anadolu’nun doğal uzantısı sayılan Rodos ve On İki Adalar’ı fethetmeleri gerektiğini biliyorlardı. Fatih Sultan Mehmed’in başaramadığı bu güç işi Kanuni Sultan Süleyman 1522 senesinde başardı.
Rodos Adası, fetihten dört yüz yıl sonra, 1911’deki İtalyan işgaliyle fiilen Türk hâkimiyetinden çıktı. 1912’deki anlaşma gereği geçici olarak İtalya’ya bırakılan Rodos’un statüsü II. Dünya Savaşı’na kadar tartışmalı kaldı. Türk tarafı adadaki haklarıyla ilgili masaya otursa da II. Dünya Savaşı’nın galipleri 1947’de adayı silahlandırılmamak koşuluyla Yunanistan’a teslim ettiler.
Akdeniz’deki kıta sahanlığı, adaların statüsü ve Anadolu’nun güvenliği meselelerinin tartışıldığı 21. yüzyılda, Anadolu’yu denizden çevreleyen adalardaki 500 yıllık hafıza hiç şüphesiz Türkiye için çok önemlidir. Akdeniz’e açılan donanmanın hareket üssü olan Rodos ise İstanbul’dan Mısır’a, İzmir’den Cezayir’e kadar uzanan Akdeniz’deki Türk varlığının ve zaferlerinin tanığıdır.
Mehmet Yaşar Ertaş, Rodos Kuşatması 1522 adlı çalışmasında, bir zamanlar ulaşılması zor olan hedefin Kanuni Sultan Süleyman tarafından nasıl başarıldığını, “düşmez” addedilen kalenin nasıl ele geçirildiğini, aylar süren bu zorlu kuşatmanın bütün safhalarını tamamı renkli haritalar, minyatürler, resimler, fotoğraflar ve planlar eşliğinde, akıcı bir dille, meraklı tarih okurlarının aklını ve gönlünü fethedecek şekilde anlatıyor. Görsel Osmanlı Savaş Tarihi Serisi'nin 4. kitabı, üzerinden yarım asır geçse de eskimemiş bir tarih olan Rodos Kuşatması’nı bütün gerçekliğiyle, bir film tadında okurların beğenisine sunuyor.