Dünya’da üç ayrı ülkenin parlamentosunda milletvekilliği yapan sanırım yoktur. Maksudi, Kazan’da dini ve dünyevi bilimleri tedris ettikten sonra Paris’e gitmiş ve orada da hukuk, felsefe ve sosyoloji çift anadalı yaparak 1906’da ülkesi Rusya’ya dönmüştür. Fakir bir köy mollasının oğlunun yaklaşık 120 yıl önce bunları başarabilmesi, onun azim ve gayretinin en önemli göstergesidir. 1907-1912 yılları arasında Rusya parlamentosunda iki dönem vekillik yapmış ve ilk dönemde de başkanlık divanı üyeliğinde bulunmuştur. Buradaki vekilliği sırasında Rusya’da yaşayan Türklerin haklarını savunmak için elinden gelen bütün gayreti göstermiş ve meclis kürsüsünden Rus milliyetçileriyle sürekli tartışmıştır. Rusya Türklerinin XX. yüzyılın başındaki yenileşme hareketlerini Panislamist ve Pantürkist gibi hayali gerekçelerle engellemeye kalkan devlet memurlarını, hükümeti, parlamento kürsüsünde şiddetli bir şekilde tenkit etmiştir. Türkistanlıların seçme ve seçilme haklarının ellerinden alınmasını yine kürsüden sert bir şekilde protesto ettiği için Rus milliyetçileri üçüncü dönem parlamentoya girmesine sudan gerekçelerle engel oldular. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Rusya parlamentosunda Osmanlı Devleti ve Boğazlar hakkında yaptığı konuşmalar İstanbul matbuatında da neşredilmiştir. Ekim 1917 İhtilali’nden sonra Ufa’da kurulan İç Rusya ve Sibirya Müslümanlarının Türk-Tatar Millet Meclisi’ne üye seçilmiş ve yaklaşık bir yıl kadar meclis başkanlığı yapmıştır. Lakin yerli işbirlikçi Bolşevik Müslümanlarının desteğiyle bu meclis 1918’de kapatılmış ve Maksudi Finlandiya’ya kaçmak zorunda kalmıştır. Buradan Paris’e geçerek Sorbon’da Türk tarihi ve medeniyeti üzerine konferanslar, dersler vermiştir. Türk Ocakları tarafından 1924’te Ankara ve İstanbul’da konferanslar vermek üzere Türkiye’ye davet edilmiş ve Gazi’nin daveti üzerine ülkemize yerleşmiştir. Türkiye’de modern tarihçiliğin temellerini atanlardan ve ilk tarih ders kitaplarını hazırlayanlardandır. Türk çocukları ilk defa onun sayesinde kendi tarihlerini okumaya başladılar. Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının kuruluşlarında fikir ve emeği vardır. Türkiye’de de üç dönem TBMM’de görev yapmıştır. Türkiye’ye geldikten sonra yegâne gayesi Türk dilinin sadeleşmesi ve Türk çocuklarının kendi tarihlerini öğrenmesi olmuştur. TBMM’deki bütün konuşmaları neredeyse Türk dilinin sadeleşmesi üzerinedir. Türkiye’de Türk Hukuk Tarihi derslerini başlatmış, Ankara ve İstanbul üniversitelerinde 1954’e kadar dersler vermiştir. Demokrasinin ülkemizde yerleşmesi için onlarca yazı yazmıştır. Fırsat buldukça Avrupa ülkelerini dolaşarak Türk tarihi ve medeniyetine ait bilgileri toplamış, eser ve makalelerinde kullanmıştır. Servet yerine bilgi biriktirmiştir. Bugün okuduğumuz kitapları sözlüğe başvurmadan anlayabiliyorsak bunda Sadri Maksudi’nin büyük emeği vardır, lakin nedense görmezden gelinir… |