Bakışları ufkun derinliklerinde gezinirken elleri cebinde, biçimli dudaklarında neşeli bir türkünün ezgisini ıslıkla seslendiriyordu. İki katlı Art Nouveau stili büyükçe, ahşap evinin terasında gün batımının enfes kızıllığına dalmıştı Adem Bey. Şehirlerde bu güzelliği yakalamak kolay değildi hatta yıldızların görkemini bile.
*
Davetsiz misafirlere, “Buyurun, hoş geldiniz? Ne için gelmiştiniz?” dedi. Sesi tok ve gür çıkmıştı. İçlerinden erkek, dış görünüm itibariyle olgun ve hemen hemen kendi yaşıtı olanı, “Bizler polisiz. Cinayet Bürodan geliyoruz,” dedi.
*
Kısacık bir zaman içerisinde yavru domuzların durumunda gözle görülür değişimler yaşanmaya başladı. Yavrucaklar kitle ölüm silahının etkisinde kalmışçasına kendilerinden geçmeye başladılar.
*
Aç kurtlar Adem Bey’in birkaç adım yakınına kadar yaklaşmışlardı. Zannettiği gibi cesaretin sökmeyeceği yerler olduğunu anlamıştı ancak bunun için geç kaldığını da fark etmemiş değildi. Olduğu yerde donakaldı, bir anlığına yanlış yaptığını anlaması yaşayacaklarını değiştirmeyecekti. Korkuyla yutkundu.