İmkânsızlığın konu olduğu yerde, sanırım fazla söze gerek yoktu.
Asıl söz hakkı ve sözün özü, yazmış olduğum hikâyelerin kendisindeydi.
İmkânsız hikâyelerin ummanında kıyıya vuran kum taneleri gibi olan sözlerin girizgâhıydı bu önsöz; imkânsızdı.
Sözün finali, yani sonu da, önü kadar yine imkânsızdı.
Eğer hikâyeler imkânsız aşka yelken açmışsa, edebimiz de imkânsız limanına demir attıysa, pişmanlığa yer yoktu.
***
Aslında imkânsızlıkların bir araya gelerek kurulan evliliklerin ve yuva yıkma meselelerinin kimseye huzur getirmediğini bilmek için çok derin bilgiye gerek yoktu.
Ama o olayı dinlediğimde, bir gün benim de başımdan böyle bir şeyin geçeceğini nereden bilebilirdim?
FenafiLeyLA