ÖNSÖZ
SİYASAL BİR SÜRECİN SOSYAL DEĞİŞİMİ
1415-1416 Şeyh Bedrettin düşüncesine inanan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal Ayaklanması’dır. Bu ayaklanmanın derinlemesine incelenmesi lazım. Lazım ki daha Karl Marx’ın bilimsel sosyalizmden bahsetmesine 400 yıl varken yani 14. yüzyılda Aydın ve Karaburun’a kadar tüm Ege Kıyısın da yârin yanağından gayri her şeyi ortak bir yaşam formu gören; hava, güneş ve yağmurun herkese eşit bir şekilde dağılmasını göstererek ekmeğin de herkese eşit dağıtılmasını öngören bir ortak mülkiyet inanışının başkaldırısıdır.
1519 yılında Yozgatlı Celal vardır. Türkmen Yörük beylerindendir. Müthiş bir adam. Osmanlı’nın Sünni ve sömürgeci politikalarından rahatsız olmuş ve ayaklanması tüm Anadolu’ya sıçramış. Ondan sonra meydana gelen tüm ayaklanmalar Celali ayaklanmaları olarak tarihe geçmiştir. İşte bu yüzden hani “Celallenme” deriz ya yani hırslanma, karşı gelme, dellenme, isyan etme anlamı bu yüzden dilimize yerleşmiş. Bunlar hep hâkim devlet gücüne, baskısına ve zulmüne karşı olmuş. Biz yine zulme ve baskılara karşı derimizi de yüzseler darağacına da çekseler, çarmıha da gerseler, ateşlerde yaksalar, yine de isyan edeceğiz, yine de celalleneceğiz.
Şimdi 1968 hareketinin liderlerinden Deniz gezmiş ve arkadaşlarının darağacına gitmesinin nedeni işte bu. İnsanın davasına inanmasıdır. Tıpkı Börklüce gibi... Dikkat ettiyseniz Deniz ve arkadaşları da asla pişman olmadılar. Kendilerine defalarca söylendi. Pişmanlık ifadeleri, onları asılmaktan kurtaracaktı ama onlar da tıpkı Börklüce gibi inkâr ve reddi seçmediler... Börklüce ve ona inananlar “Eriş dede sultan” derken Deniz ve arkadaşları “Ülkemin bağımsızlığı ve kurtuluşu yolunda ölümü kucaklarız.” dediler.