İran’da çalkantılı bir dönem... Kadınların cesareti ve hayallerinin gücü... “Şir zan – Aslan kadınlar. Biz. Görmüyor musun Ellie? Bir gün sen ve ben harika şeyler yapacağız. İstediğimiz hayatı yaşayacağız. Ve başkalarına yardım edeceğiz. Şimdi yavruyuz belki ama büyüyüp aslan kadınlar olacağız. Bir şeyleri gerçekleştiren güçlü kadınlar.” 1950’lerin Tahran’ında, yedi yaşındaki Ellie’nin ayrıcalıklı hayatı babasının ölümüyle yıkılır. Annesiyle birlikte küçük bir eve taşınan Ellie, yalnızlığını hafifletecek bir arkadaşın hayalini kurar. Neyse ki okulun ilk gününde, dizginlenemez bir ruha sahip olan Hüma ile tanışır. Hüma, ona hem cesareti hem de hayallerin gücünü gösterir. İki kız oyunlarla, Büyük Çarşı’nın renkli sokaklarıyla ve “aslan kadın” olma düşleriyle büyür. Annesinin ikinci evliliğiyle Ellie, eski burjuva hayatına dönünce Hüma’ya dair anıları yavaş yavaş solmaya başlar. Yıllar sonra Hüma’nın yeniden ortaya çıkışı ise her şeyi değiştirecek; dostluklarını, geleceklerini ve kalplerini sınayacaktır. Ve İran’ın çalkantılı kaderinde tek bir ihanet, onların hayatını sonsuza dek sarsacaktır.