Bir tarihçi için edebiyat bilgisi iki bakımdan elzemdir. İlki münşiyâne üslupta yazılmış tarih kitaplarını okuyabilmek. Diğeri edebi metinlerden arşiv vesikası ve tarihi belge gibi yaklaşıp istifade edebilmek.
Klasik dönem Osmanlı tarihçilerinin yararlandığı kaynakların başında menakıpnâmeler veya menakıpnâmelerden yararlanılarak hazırlanmış kitaplar gelir. İlk tarih kitabımız Âşıkpaşazâde Tarihi’nin kaynakları arasında menakıpnameler olduğu bilinir. Edebiyatımızda konusunu çıkılan bir sefer ve yapılan bir savaştan alan gazânâme, fetihnâme ve zafernâme olarak da adlandırılan gazavatnâmeler kaside veya mesnevi biçiminde kaleme alınan edebî metinlerdir. 16. asra kadar yetişen tarihçiler aynı zamanda edip olup yazdıkları tarih kitapları bir edebi metin gibi bir üslubu vardır.
16. asırdan sonra yazılan tarih kitaplarının dili ve üslubunu anlamak da edebiyat bilgisi gerektirir. Sultanlara sunulan metinlerin dilinin de sultanlara yaraşır bir şekilde olmasına dikkat edilmesinden daha doğal ne olabilir. Bu dönemden sonra yazılan metinlerin neredeyse tamamının üslubu ağdalı bir dille yazılmıştır. Şiir gibi yazılan metinlerin anlaşılması şiirden daha zordur ve ciddi belagat bilgisi ister.
Bu kitap, yazarın muhtelif dönemlerde ve muhtelif mecralarda yazdığı tarihçiler için edebiyat bilmenin ve edebiyatçılar için tarih bilgisinin önemine dikkat çeken yazılardan oluşmaktadır.