Şeytanlarımızla ne zaman muhabbet etmeyi düşünüyoruz? Tanrılarımızın bolluğundan sıkılmadık mı? İçinde yüzdüğümüz bu dibi görünmeyen deryada çırpınıp dururken, yeni bir dünyanın ilk kertesinde bulunduğumuzun farkında değil miyiz? Şimdi bazı aklı evveller çıkıp da bana “yeryüzü her gün yeniden yıkılıp kurulmuyor mu zaten?” diye sorabilir. Ben de onlara şu suali yöneltirim o zaman; sen de her gün yıkılıyor musun?