Hepsi yükselişte görevli ruhlardı ama üçüncü boyut tuzaklarına düştüler ve her şeyi UNUTTULAR.
Kanser hastası bir doktor,
Atanamayan bir öğretmen,
Umutsuz bir hayat kadını,
Dışlanmış bir öğrenci,
Müptela bir filozof,
Ünlü bir besteci,
Dindar bir ihtiyar,
Feminist bir avukat.
Birbirlerini hiç tanımayan, sosyal ve bireysel hiçbir ortak ilgi alanı olmayan bu sekiz kişinin buluştukları tek payda, hayatlarının en dibe vurdukları gününü yaşamalarıydı. Tüm umutlarını kaybettikleri ve her şeyden vazgeçtikleri o gün, kendilerini nasıl olduğunu anlamadan gerçeküstü bir mekânda buldular. Her biri kendine göre mantıklı bir açıklama ve çıkış kapısı aramaya başladı. Ne var ki tek kurtuluş yolu, insanlığın en büyük karanlıklarıyla ve bilinçlerinin en derin korkularıyla yüzleşmekti.
Birbirlerini yargılamadan kabul edebilmeyi öğrenecekleri bu zorlu, dönüştürücü ve düşsel deneyimlerin ardından Yeni Dünya hayatlarına döndüklerinde ise onları çok daha zor görevler bekliyordu.