Henry Charles Bukowski’nin beş eserini, Freddie Mercury’nin hikâyesini, Jack Kerouac ve bütün Beat kuşağını sahneye taşıdıktan sonra; Sabahattin Ali ve Orhan Veli’yi aynı oyunda buluşturduğum o büyük rüyadan sonra, bu kez başka bir evrene dokunuyorum:
Bir kadının iç kırılmasının galaksilere kadar yankılandığı o sessiz evrene.
Yalnız Kadın, sadece terk edilmiş bir ruhun hikâyesi değil; yeryüzündeki ve galaksideki bütün ötekileştirilmiş kadınlara yazılmış bir mektuptur.
Gücünü ellerinden almaya çalışanlara rağmen hâlâ dimdik duranlara…
Kendi yalnızlığının içinde bile başkalarına ışık olabilenlere…
Görmezden gelinen, bastırılan, susturulan ama asla susturulamayanlara…
Bilirsiniz; kadınlarımız kraliçedir. Onlar olmasa biz olmazdık.
Bu kitap, o kraliçelerin taçsız ama gururlu yürüyüşüne bir selamdır.
İyi okumalar, değerli okurlarım.
Sahnenin ışığıyla, kelimelerin ateşiyle…
Kalbinize dokunmak umuduyla.
Mert Tokatlı
Tiyatro 46 – Genel Sanat Yönetmeni