İnci Enginün’ün makalelerini derlediğimiz serinin
on ikinci cildinde eski Türk edebiyatı üzerine yazılar
yer alıyor. “Orhon anıtlarından itibaren bütün Türk
edebiyatına ilgi duymakla birlikte uzmanlaşmak
için
seçtiğim alan Yeni Türk Edebiyatı oldu; fakat ben bu
mukayeseli bakış tarzımı hiç kaybetmedim, edebiyatı
bütün olarak görmekten hiç vazgeçmedim,” diyen
Enginün, Türkçenin ilk yazılı belgeleri olan Orhon
anıtları ve Oğuzname hakkındaki yazılarla kitaba
başlıyor. Kitabın devamında, Romancılarımızın
Mevlana’yı eserlerinde işleyişi, Anadolu’da Türkçenin ilk
büyük mutasavvıf şairleri Yunus Emre ve Âşık Paşa’yı
değerlendiren Enginün, Divan şiirinin büyük şairleri
Fuzulî, Nef’î, Nedim ve Şeyh Galip’in, yaşadıkları dönem
dışındaki maceralarını, özellikle şair ve sanatkârların
yorumlarıyla tespit edip inceliyor.
“Divan şiiri hiç şüphe yok ki büyük bir şiirdi. Fazla
kuralcılığı şairlere pek kıpırdanma hakkı vermese
de büyük şairler çıkmıştı. Sadece bu kitaba alınan
şairlere bakmakla bile onların ne büyük kaynaklar
olduğunu anlamak mümkündür. Bugün onların
dilini de kuralcılıklarını da ortak dünya görüşlerini
de beğenmeyebiliriz; fakat onlar şiirlerini önce
söylüyorlardı, yani önce ses ile kendilerini ispat
ediyorlardı. Nitekim Yahya Kemal bu gerçeği
yakaladıktan sonra ondan yeni şiirin nasıl yaratılması
gerektiğini de çıkarabilmiştir. (…) Ben de sevdiğim
şairlerden yola çıkarak zaman zaman onların on
dokuz ve yirminci yüzyıllarda torunları tarafından nasıl
değerlendirildiklerini gözden geçirmek istedim ve bazı
yazarlar hakkında yazılar yazdım. Fuzulî, Nef’î, Nedim,
Şeyh Galip’in Türk şiirinin hemen her devrinde etkileyici
kimliklerini görmek şaşırtıcıydı. (…) Eski şiirimiz bize her
bakımdan uzak olduğu için, onu bir sefer okumakla
yetinemeyiz. Bu tür çalışmaların sadece vakıaları
sıralamakla kalmaması, şiirin besleyici gücü olarak
ele aldığımız şairin eserlerindeki macerasını incelemek
lazım ki bu gerçekten uzunca bir zaman ve sabır
gerektiriyor.”
İnci Enginün