Gecenin karanlığı, soğuk ve yağmur ile iş birliği ettiğinde saat 04.17’yi gösteriyordu. Aydınlanan gökyüzü ve ardından duyulan o uğultu 50 binden fazla insanın sonunun sesiydi.
Çatırdayan ve bir kâğıt parçası misali sağa sola sallanan ve bir kısmı da buna daha fazla dayanamayan binalar, evler her zaman yürüdüğümüz, yürürken sohbetler ettiğimiz ve her bir karesinde bir anıyı barındıran sokaklara, mahallelere savrulduğunda; aynı sokaklarda ve aynı
mahallelerde bir daha aynı duyguları yaşayamayacağımızın habercisi gibiydi.
Bina seslerine karışan bağırışlar ve ardından kesilen kimi haykırışlar kulakları tırmalarken herkes sonunun ne olacağını bilemeden büyük bir “yıkım”ın altında hem fiziken hem de psikolojik olarak ezildiğinde, binalarından sağ salim çıkanlar sokaklara dağıldığında her bir yüzde korku her bir gözde acı vardı.