Ahlak, sırf özgür olduğu için aklı aracılığıyla
kendisini koşulsuz yasalara bağlayan özgür
bir fail olarak insan kavramına dayandığı
sürece, onun kavrayabilmesi için onun
üzerinde başka bir Varlık fikrine de ihtiyacı
yoktur. Görevini yerine getirmesi için yasanın
kendisinden başka bir teşvik veya görev
yoktur. İnsanın böyle bir ihtiyaca maruz
kalması en azından kendi hatasıdır; ve eğer
öyley-se, bu ihtiyaç kendisi dışında hiçbir
şeyle giderilemez: çünkü kendisinden ve
kendi özgürlüğünden kaynaklan-mayan her
şey, hiçbir şekilde onun ahlakının eksikliğini
telafi etmez. Dolayısıyla ahlakın kendi adına
dine hiç ih-tiyacı yokturAhlak böylece
kaçınılmaz olarak dine varır ve bu sa-yede
kendisini insanlığın dışında, güçlü bir ahlaki
Kanun Koyucu fikrine kadar genişletir; O'nun
iradesi (yaradılı-şın) nihai sonu olan ve aynı
zamanda insanın nihai hedefi de olabilen ve
olması gereken de budur..