Ekranın çağımızın fetişi olduğu su götürmez bir gerçektir,
onun insan için önemi doğası gereği ona duyduğu ontolojik
ihtiyaç üzerinden belirginleşmiştir.... Böyle bir durumda, özne
nesne ilişkisinin saydamlaştığı, yere fırlatılmış bulunma
mahsunluğunun belirsizleştiği, aklın nesne ile fikrini takas
etme marazının kontrol altına alındığı bu düzlemde tabii ki
dışsallık üzerinden bağ kurarak kendini inşa eden, değişime
dayalı insan doğasından, dahası insanın kendisinden
bahsedilemeyecektir. Tarih, dijital devrin kapısında öteki
dünyayı keşfetmiştir, hem de Valhalla, Elysium ya da Aden'de,
dağların ardında bir ovada değil tam olarak gözleri önünde,
karşısında kendisini aktaran olarak.