Macit yaşamayı sever. Geleceğe umutla bakar. Gençtir. Hayatın güçlüklerinden henüz haberi yoktur. Nesrin adında güzel bir kızla sevişir. İkisi de mutludur. Macit onunla evlenmeyi kurar. Bir gün Nesrin kendisinden adres yazmak için bir kağıt ister. Defterini karıştırırken yere bir kadın resmi düşer. Bu olay ikisinin arasını açar. Nesrin, sevdiği adamın kendisine ihanet etmesini onuruna yediremez. Çabucak bir avukatla evlenir. Macit, üzüntüden kendini içkiye verir. İradesi zayıf olduğundan günden güne düşer. Bir gece meyhanede otururken, arkadaşı ona bir mektup uzatır. Mektubu küçük kardeşi göndermiştir. Babasının ağır hasta olduğu, son bir kez onu görmek istediği, ailenin parasızlıktan kıvrandığı anlatılmaktadır. Macit gitmekte kararsızdır. Gerçi yaptığı hatayı anlamıştır, ama utandığından eve gidemez. Üstelik, durumu da iyi değildir. Onlara yardımda bulunamayacaktır. Öyleyken, dayanamaz, birkaç gün sonra gider. Kapıyı bir akraba açar. Babasının öldüğünü söyler. Macit utanç ve üzüntüden yerin dibine geçer. Macit artık bu semtte oturamayacağını anlar. Yanına iki kardeşini de alarak başka bir eve taşınır. Kardeşleri sessiz ve anlayışlıdırlar. Kendisini üzmemeye çalışırlar. Bir gün kızkardeşi hastalanır. Macit çok aradığı halde bir iş bulamaz. Bu yüzden sıkıntı içindedir. Kızkardeşi Müzehher günden güne erir, hastalığı veremdir. Kış yaklaşır, odun kömür alınamaz. Fırtınalı ve karlı bir gecede Macit hastanın inlemelerine dayanamaz. Doktor bulmak için sokağa çıkar. Fakat, dışarda zorlu bir tipi vardır. Genç adam soğukla, rüzgarla uğraşırsa da başaramaz. Ertesi gün onu bir cadde kenarında donmuş olarak bulurlar. Hastanenin özenli bakımı sonucu, bir ara kendine gelir, başında bir arkadaşını görür. Ona
