Thomas Hardy'nin daha az bilinen tiyatro eserlerinden biri olan The Three Wayfarers (Üç Yolcu), onun anlatıdaki ustalığını sahneye de taşıdığını gösterir. Bu tek perdelik oyun, 19. yüzyıl kırsal İngiltere’sinde geçen dramatik bir akşamı konu alır. Bir doğum ve vaftiz kutlaması için bir araya gelen köylülerin arasına, kaderin üç yolcusu girer: kaçak bir mahkûm, cellat ve onları birbirine bağlayan kardeşlik bağı. Oyun, beklenmedik kimlik değişimleri, vicdan, hukuk ve insanlık kavramları üzerinden ilerlerken, Hardy’nin dramatik yapıyı gerilim, ironi ve kara mizahla nasıl harmanladığını gösterir.
Hardy'nin daha çok romanlarıyla tanınmasına karşın, bu kısa oyun onun hem tiyatral sezgisini hem de insan doğasına dair derin gözlemlerini kısa bir süre içinde yansıttığı güçlü bir metindir. Hardy’nin sözleriyle bitirelim: “Hikâyelerimde yalnızca yaşanmış şeyleri anlatmam; yaşanabilecek olanı da anlatırım”. Üç Yolcu tam da bu yaşanabilecek ama zamanın ve kaderin kıyısında kalmış olasılıkları sahneye taşır.