Kitap Tanıtım Yazısı:
Yazmayı sevmişti sadece.
Yazarsa bütün meseleyi çözeceğine ve bütün bu derin düşüncelerinden kurtulacağına inanmıştı Umut.
İçinde çoğu zaman çırpındığı, fakat kimsenin onu görmediği hayatında tek sevdiği şeydi bunu yapmak, yazmak. Ne zaman ki gözleri, onu anlayan tek insanın gölgesini görüp tutulana kadardı.
Bir gölgeye tutulur muydu insan?
Ya da bir gölgenin esiri olmuş, bir gece çaresizce yürürken bulur muydu kendisini?
Olmuştu da. Ama kendisini bulabilmiş miydi, emin değildi.
Belki de kaybolmuştu. Yönünü bulamayıp kaybetmişti o gölge onu anında, orada.
Almıştı, götürmüştü uzaklara.
Önemi yoktu, kaybolsa da kaybetse de önemi yoktu.
‘’Kaybolma pahasına çıktım,’’ demişti ben bu yola.
Sonra da dudaklarından çıkan tek bir sözcük; dört harfti sadece: ‘’Elif dedi, ‘’Hayatıma hoş geldin.’’