İnsanın ne kadar bencil olduğu
düşünülürse düşünülsün, doğasında onu
başkalarının servetiyle ilgilendiren ve
başkalarının mutluluğunu kendisi için
gerekli kılan bazı ilkeler vardır, ancak o
bundan görme zevkinden başka hiçbir
şey elde etmez. Başkalarının sefaletini
gördüğümüzde ya da çok canlı bir şekilde
algıladığımızda hissettiğimiz acıma ya da
merhamet duygusu da bu türdendir. Çoğu
zaman başkalarının üzüntüsünden
üzüntü duyduğumuz, aslında bunu
kanıtlayacak örneklere ihtiyaç
duymayacak kadar açıktır; çünkü bu
duygu, insan doğasının tüm diğer orijinal
tutkuları gibi, hiçbir şekilde erdemli ve
insani olanla sınırlı değildir; Toplumun
yasalarını en sert şekilde ihlal eden en
büyük kabadayı bile bundan tamamen
yoksun değildir..